Sinop’un Tarihçesi

Sinop Şehri, Anadolu ‘nun kuzey yönde uç noktası olan İnce Burun ‘a doğu yönde bağlanan Boztepe Burnu berzahında bir kale-şehir olarak kurulmuş ve tarih boyunca doğu yönde gelişmiştir. Tarih boyunca kale dışına pek taşmayan şehir bir liman kenti özelliği taşır. Berzahın kuzey doğusundaki dış liman fırtınalara açık olduğu ve denizcilik bakımından kullanışlı sayılmadığı halde, Antikçağ ‘da daha çok bu limanın kullanıldığı bilinir. Zamanla kum dolan ve kullanılamaz hale gelen bu limanı berzanın güney-doğusundaki iç limana aynı dönemde bir kanal bağlardı. Bu kanal, Selçuklular döneminde kapatılmıştır.
Yarımadanın güney yönündeki içliman ise rüzgarlara kapalı konumuyla ve sakin deniziyle güney Karadeniz ‘in en önemli limanıydı. Bu özellikleri yüzünden “Akdeniz” ismini almıştır. Tarih boyunca işlek bir liman yaşantısı ve tersane faaliyeti bu limanda gerçekleşmiştir. XIX. Yüzyıla kadar tamamen ayakta duran surlardan ise günümüze büyük bir kısmı kalmıştır ve yıkıntılarından rekonstrüksiyonu yapılabilir. Şehir, doğu yönünde Boztepe Burnuna doğru daha yoğun olarak gelişmiştir. Aynı burundaki Hıdırlık tepesinin, 187 metreye kadar yükseltisi bulunmakta ve nihayet deniz yönünde dik yarlar ile kuşatılmaktadır. Bu durumda, şehrin deniz yönünden ve berzahtan zaptedilmesi imkansız hale gelmektedir.
 
Antik çağdan beri parlak ve yoğun bir ticari ve kültürel yaşantıya sahip olan Sinop, bu niteliğini Bizans, Selçuklu, Candaroğlu ve Osmanlı yönetimlerinde de sürdürmüş, ayrıca kale ve tersanesi ile bölgenin en önemli askeri üslerinden biri olmuştur. Bu durumunu Sinop Baskını’ndan sonra kaybetmeye başlayan kentteki gelişim süreci, güneydoğu ve batı yönündeki kentleşme ile surların dışına taşmıştır. Ulaşım şebekesi olarak Antikçağ’dan beri geometrik yapısını koruyan Sinop’un ulaşım omurgasını, Boyabat yolu ile bu yolun şehir içindeki devamı olan Sakarya, Cumhuriyet ve Fatih caddeleri oluşturur. Bu eksendeki en önemli dikey bağlantı, Valilik ve Belediye önünden geçen Gazi Caddesidir.

Sinop Adı Nereden Geliyor ?

Sinop adının ilk kez nereden türediği ve son biçimini nasıl aldığı üzerinde çok şeyler söylenmiş, değişik görüşler ileri sürülmüştür. Bu söylenti ve yazılı yorumlar zamanla çoğalmış, birkaç harf değişikliği ile birbirine benzer sözcükler ortaya çıkmıştır.


Bu adlar kitaplara, dergilere ve gazetelere geçmiş, halk dilinde de konuşulduğuna göre buraya alacağız. Şimdi bunların bazılarını sıralayalım:

1. Sinope Irmak Tanrısı Osopos’un güzeller güzeli kızıymış. Rivayete göre mutlu bir hayatı varmış. Birgün Tanrılar Tanrısı Zeus kendisini görmüş ve o anda aşık oluvermiş. Zeus bu, gönlünü kaptırdığını elde etmek için yapmadığı üçkağıtçılık yokmuş . Ama Sinope, Zeus’un bile başını döndürecek bir güzellikteymiş. Eli ayağı, dili dudağı dolaşmış Tanrılar Tanrısının, Sinope’ye aşkına karşılık her istediğini yapacağını söylemiş. Korku içindeki genç kız, kendisine dokunmamasını, kız oğlan kız almak istediğini söylemiş heybetli Zeus’a. Tanrılar Tanrısı, sözüne sadık kalmış ve Sinope’yi alıp en sevdiği yerlerden olan Karadeniz’in cennete benzeyen yemyeşil kıyılarına bırakmış. (Yani bugün Sinop ilimizin bulunduğu yere)


2. Sinop’un ilk kez Hititçe Sinova adı ile anıldığını Hitit kaynaklarından öğreniyoruz.
 

3. Prof. Yusuf Kemal Tengirşenk’in eşi Nazlı Tengirşenk, Sinop Halkevi yayınlarından Dıranaz dergisinde “American Journal of Phylology” adli, David M. Robinson’ın yapıtından çevirilerinde, Sinop adinin Asurların ay ilâhı olan “Sin”den geldiğini bildirmektedir.


4. Bazı kaynaklar Sinop adının ilk söylenişini Sinavur olarak ileri sürmektedir.
 

5. M.Ö. 200 yıllarında yaşayan Skymnos, şiirlerinde Sinop adının Sinope adlı bir Amazon kraliçesinin adından geldiğini dile getirir.

 

6. Suyun göğsü anlamında Farsça (Sine-i âb) dan Sınap şekline çevrilmiş ve böyle konuşulmuş deniliyor.

 

Yukarıda belirtilen yazılı ya da sözlü görüşlere bakılırsa Sinop adında başta (S) harfi ortaktır. İkinci sırada ortak harf (I) seslisidir. Yalnız birinde € seslisi vardır. Üçüncü harf (N) hepsinde yine ortaktır. Diyebiriz ki; öteden beri Sinop adında bu (S=I=N) harfleri bugünkü şekli ile yerlerini korumaktadır. Hemen hepsinde (S-I-N) harflerinin sonunda çeşitli ekler görüyoruz.


Sinop, Anadolu’nun kuzey yönünde uç noktası olan İnce Burun- Boztepe Burnu berzahında Kale-Şehir olarak kurulmuş doğal bir liman durumundadır. Tarih boyunca kale dışına pek taşmayan şehrin dış limanı fırtınalara açık olduğu halde, iç limanı rüzgârlarca kapalı konumuyla ve sakin deniziyle Güney Karadeniz’in en önemli limanıydı.

Tarih boyunca bu iç limanda, işlek bir ticaret ve tersane faaliyetleri yürütülmüştür. Sinop, Anadolu ile Kırım Yarımadası arasında deniz ticaretinde önemli bir rol oynamıştır. Kırım Yarımadası ile Sinop Yarımadası arasındaki mesafe açık ve müsait havalarda tam ortada bulunduğu zaman her iki tarafı da görebilme imkanı sağlar. Denizciler karayı kaybetmeden karşıdan karşıya Karadeniz’i geçebilirler. (Denizde görülen uzaklık, 144.4 Km.dir. Kırım- Sinop arası 280 Km.dir).

Antikçağdan beri parlak ve yoğun bir ticari ve Kültürel yaşantıya sahip olan Sinop, bu niteliğini Bizans, Selçuklu, Candaroğlu ve Osmanlı yönetimlerinde de sürdürmüş, ayrıca kale ve tersanesiyle bölgenin en önemli askeri üslerinden biri olmuştur. Bu durumunu Sinop Baskını’ndan (Ruslar tarafından 1853’te) sonra kaybetmeye başlamıştır.
M.Ö. 2200-2000Akaların Sinop’a gelişleri, ilk kurucuları sanılıyor.
M.Ö. 1330Gaskaların Sinop ve çevresine egemen oluşları
M.Ö. 1800Sinop ‘un bir ara Hititlerin faydalandığı bir iskan yeri oluşu
M.Ö. 1344-1180Sinop ‘un zaman zaman Hitit kontrolüne girişleri.
M.Ö. 1200-1180Hititlerin tarihten silinişi
M.Ö. 1117-1090Asurluların Karadeniz ‘e çıkışları, Sinop ‘la ilgilendikleri sanılır.
M.Ö. 676Sinop ‘a Friglerin egemen oluşlari.>
M.Ö. 676Frig kralı Midas ‘ın Kimmerlere yenilişi ve kendisini öldürmesi
M.Ö. 700-676Kimmerlerin Sinop ‘u başkent yapmalari
M.Ö. 650Kimmerlerin tarihten silinmesi
M.Ö. 690Sinop ‘un Milletlerin kolonisi haline gelişi
M.Ö. 656-546Sinop ‘un Karadeniz ‘de Lidya ‘nın en önemli bir ticaret limanı oluşu
M.Ö. 480Sinop ‘un bağımsızlığı ve ilk kez para bastırması
M.Ö. 169-120Sinop ‘un Pontus krallığı başkenti oluşu.
M.Ö. 70Sinop ‘un Romalılar eline geçmesi
M.S. 1105Boyabat ve Durağan ‘ın Danişmentler ‘in eline geçmesi
M.S. 1204Sinop ‘un Trabzon Rum İmparatorluğu ‘na bağlanması
M.S. 1214Sinop ‘un ilk kez Selçukluların eline geçmesi
M.S. 1261Trabzon Rum İmparatorluğu ‘nun Sinop ‘u geri alması
M.S. 1263Selçuklu ordusu ile Pervane M. Süleyman’ın Sinop’u Trabzon Rum İmparatorluğundan geri alınması
M.S. 1263Pervane M. Süleyman tarafından oğlu Mehmet ‘in Sinop ‘a kendisine naip ataması
M.S. 1277P. Süleyman ‘ın oğlu M. Mehmet ‘in babasının öldürülmesi üzerine Sinop ‘ta hükümdarlığını ilan etmesi
M.S. 1322Pervaneoğlu Gazi Çelebi ‘nin Sinop ‘ta ölümü ve kızının babası yerine geçmesi
M.S. 1326Candaroğlu Süleyman Paşa ‘nın Sinop ‘u Candaroğulları Beyliği ‘ne katması
M.S. 1340Candaroğlu Süleyman Paşa ‘nın ölümü
M.S. 1340G. İbrahim ‘in Candaroğlu Bey’i oluşu
M.S. 1345G. İbrahimbeyin ölümü
M.S. 1366Celaaddin Beyazıt ‘in (kötürüm) Candaroğlu beyi oluşu
M.S. 1392Celaaddin Beyazıt ‘in ölümü.
M.S. 1392Yıldırım Beyazıt ‘in Kastamonu ve Gökırmak vadisini ele geçirmesi
M.S. 1402İsfendiyar Bey ‘in değerli hediyelerle Aksak Timur ‘dan eski topraklarını istemesi
M.S. 1431Padişah II. Murat ‘in Candaroglu Ibrahim ‘in kizi Hümma hatunla evlenmesi
M.S. 1440İsfendiyar Bey ‘in ölümü
M.S. 1440T. İbrahim ‘in Candaroğlu Bey ‘i oluşu
M.S. 1443T. İbrahimin ölümü
M.S. 1443K. İsmail ‘in Candaroğulları Bey ‘i oluşu
M.S. 1459K. İsmail ‘in Kastamonu ‘dan Sinop ‘a kaçması
M.S. 1459Fatih Sultan Mehmet ‘in Kastamonu ‘ya gelişi
M.S. 1459Kızıl Ahmet Bey ‘in Candaroğulları Bey ‘i oluşu
M.S. 1461Candaroğulları Beyliği ‘nin kaldırılması ve topraklarının Osmanlı Ülkesine katılması
M.S. 1461Sancak olan Kastamonu ‘ya Sinop, Ayancık (İstifan), Boyabat, Durağan ve Gerze kadılıklarının bağlanması
M.S. 1844Sinop ‘un Kastamonu ‘ya bağlı sancak oluşu
M.S. 1853Rus donanmasının Osmanlı donanmasını Sinop ‘ta yakması
M.S. 1919Atatürk ‘ün Samsun ‘a geçerken Sinop limanına uğraması
M.S. 1920Sinop ‘un bağımsız sancak oluşu
M.S. 192815 Eylül 1928 tarihinde Atatürk ‘ün ilk alfabe dersini Sinop’ta vermesi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: